Sihirbazlık numaraları, kalıcı bir etki yaratmak için sunuma ihtiyaç duyar. Sunumsuz bir numara, sadece bir numaradır, bilmecedir, beceri gösterisidir. Bu şekilde bir numaranın “sihir” illüzyonunu yaratması mümkün değildir. Bu makaledeki bilgiler diğer tüm sanat dalları için de uyarlanabilir, o yüzden diğer sanatçılara da bu makaleyi okumalarını öneriyorum.
Bir numaraya sunum bulmak için önce efekti anlamalısınız. Bu çok basit gelebilir ancak kimi zamanlar numaranın teknik özellikleri o kadar öne çıkar ki, efekt kaybolur, özellikle kart gösterilerinde. Dai Vernon ‘un meşhur Twisting The Aces rutnini örnek alırsak, efekt sihirbazın kartları tek tek sayarken, dört asın tek tek yüzüstü dönmeleridir. Efekti anladığımıza göre, sıra bu efekti damıtmak da, özünü bulmaktadır. Basitleştirdiğimizde bu numara, kartların tekrar eder bir şekilde dönüşünü sergilemektedir. Çok basit ama bir sonraki adımda bize oldukça faydalı olacak.
Şimdi numara için bir önerme oluşturmamız gerek. Bir yaklaşım; basitçe ne olduğunu açıklamaktır, kartlar dönüyor. Ancak bu bizi hiç de ilginç kılmaz, “Bu kartlar dönüyor.” demenin “Bu kalem yazıyor.” ya da “Bu silgi siliyor.” demekten pek bir farkı yok.
Gerçek hayattan paraleller kullanabilirsiniz. Böylece izleyicileriniz bahsettiklerinizi kendileriyle özdeşleştirebilirler. Peki Twisting The Aces, nasıl gerçek hayata bağlanabilir ? Orjinal tanım bu konuda bize yardım etmese de, damıtılmış tanım ediyor; “kartların tekrar eder şekilde dönüşü”. Buradan bir gerçek hayat örneği çıkarabiliriz. Ana fikiri izole edersek, birşeyleri geri dönüşü, fikir değişimi gibi konular bulabiliriz. Bütün bunlar aracılığıyla pek çok önerme üretebiliriz. Bir ilginç fikir; eğitilmiş köpeklerin komut ile kendi etraflarında dönmesi. Bu önermede dört as benim eğitilmiş köpeklerim olur ve numaralar yapabiliyorlardır.
Temel hikaye, köpeklerimin, yani dört asımın numaralarını göstererek kendilerini ispatlamasıdır. İlk köpeğin adı Kupa’dır, “Kupa, dön oğlum !” ve döner. “Maça, dön oğlum.” ve döner. “Sen de Karo ve sen de Sinek.” . Ancak sinek biraz tembeldir ve ona bir şeyi yapması için iki kez söylenmesi gerekir, bu noktada diğer dönüşlerden farklı olan final hareketini yaparsınız. Bu sunum iyi bir sunum mu, tartışılır ama en azından iyi bir başlangıç noktası !
Biraz insani durumları eklemek her zaman işe yarar, böylece karakterler bir derece canlanmış olur. 4 cinsi, kupa, karo, maça, sineği başlangıç olarak kullanabilirim. Kupa mutlu ve sevecen, Karo zengin ve snob, Maça uyumsuz ve huysuz olabilir. Yada görünüşler yerine isimlerle ilerleyebilirim, kupanın içi hayat dolu bir kupa olması gibi. Bu aşamayı bitirdikten sonra, ikinci taslağınızı yazabilirsiniz, daha iyi olacak !
Biraz interaktivite eklemek isterseniz, seyirciden ilk köpeğe, kupa, yani sevecen olana gülümsemesini isteyebilirsiniz. Seyirciniz gülümsediğinde köpek, yani kupa ası ters döner. Aynı şekilde diğer aslara da karakterlerine uygun cümlelerle destekleyerek, becerilerini göstermelerini sağlayabilirsiniz.
İyi bir başlangıç yaptınız, şimdi de dilerseniz köpeklerle ilgili komik bir kaç cümleyi araya sıkıştırabilirsiniz. Yapacağınız eylemlere anlam getirebilirsiniz, kartları gösterdiğinizde köpekleriniz karşınızda dizilmiştir. Peki herşeyden önce niye köpeklerden konuşuyoruz ? Bu konuya geçmek için de mantıklı bir espiri üretebilirsiniz.
Pek çok varyasyon mümkün, köpekler yerine eğitimli penguenler, kuru fasulyeler, dans eden ayılardan bahsedebilirim. Ne kadar ilginç, o kadar iyi. Ya da hayata dair, ün, zenginlik, onur ve aşk üzerine bir sunum mu hazırlasaydık ? Seçenekler o kadar çok ki…
Hikaye yaklaşımı pek çok sunum tekniklerinden bir tanesidir. Bir başka yaklaşım ise ne yaptığını bilmeyen sihirbaz, kartların yüzlerinin dönük olması gerekirken sürekli yüzüstü dönerler. Ya da sentimental bir yaklaşım; dedemin bana gösterdiği ve sihirbazlığa başlamama sebep olan numara, gibi…
Stilinize ve kişiliğinize uyduğu sürece istediğiniz yönde ilerleyebilir, kendiniz için en doğru sunumu üretebilirsiniz.
Doruk Ülgen
Not: Başkalarının sunumlarını çalmayın, bu süreçteki emeğe saygınızı eksik etmeyin.