İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte yaşantımızda pek çok şey değişti, her geçen gün yeni şeylere adapte oluyoruz ya da olduruluyoruz. Bu yeniliklerin çoğu hayatımızı kolaylaştırsa da, bazılarının oluşturduğu geçiş dönemleri çeşitli zorluklara sebep olabiliyor. Başta sahne ve canlı performans sanatları olmak üzere, tüm sanat dalları bu dijital devrimden bir şekilde nasibini aldı. Her şey gibi sanata da ulaşmanın yolu kolaylaşınca daha hızlı tüketime sebep oldu. Ayrıca ulaştırmak da kolaylaşınca her kağıda çizik atan ben ressamım diyerek ortaya çıkma imkanı buldu, bu da ‘sanat kirliliği’ ne sebep olarak değerli eserlerin öne çıkmasını güçleştirdi.
Elbette her alanda olduğu gibi değişen koşullara adapte olmak da sanatçının görevi diyebiliriz ancak sanatseverlerin de bu değişen koşulların oluşturduğu yeni dinamiklere karşı bilinçlenmesi, değerli eser ve sanatçıların oluşan sanat kirliliği içinden sıyrılmasına yardımcı olacağından oldukça önemli. Tüketici ne kadar bilinçli olursa, üretimde o kadar gelişir, doğru sanatçılar ne kadar desteklenirse, sanat da o kadar gelişir.
Bu dijital devrim mücadelesinde en büyük darbeyi performans sanatlarının aldığını söyleyebiliriz. Kendi uzmanlık alanım olan illüzyon sanatını ele alırsak, canlı bir sahne gösterisinde seyircinin istenilen duyguya ulaşması için pek çok detay planlanarak, büyük bir titizlikle sergilenir. Seyircinin dikkati de bölünmeden ve tamamıyla gösteri üzerindedir. Gösterinin öncesinden başlayan heyecan, sırasınca yükselerek devam eder ve finalinde izleyenlere yaşama sevinci, ilham verici duygular yaşatır. Oysa ki aynı gösteriyi internet üzerinden izlediğimizde etkisi çok daha farklılaştırılmış bir şey izliyor oluruz. Hatta izleme şeklimiz bile değişir, kimisi durdurup geriye alır, kimisi durdurup yorum yapar, kimisi geri alır, kimisi tekrar tekrar izler. Bununla birlikte çekimin kalitesi, açıları ve teknik özellikleri bile bu gösteriden aldığımız tadı değişecektir. Yaşattığı ana duygulardan biri şaşırtmak olan sihirbazlık sanatı, bu koşullarda canlı bir performansta yaşatabileceği heyecan ve duyguları yaşatmakta oldukça güçlük çekecektir. Dolayısıyla dijital dünyada var olmak için adapte olmak, değişime uğramak zorunda kalacaktır. Günümüzde yeni jenerasyon sihirbazların genellikle, kısa efektler içeren videolar çektiklerini, çevrelerini normalden fazla tepki veren renki izleyicilerle dolduklarını, hatta çoğu zaman sırf tepkileri de daha ilgi çekici hale getirebilmek için sahte seyirciler kullandığını görmekteyiz.
Bir diğer yandan insanlar artık neyin ne olduğunu da karıştırmaya başladı. Dijital tekniklerin çok gelişmesi sebebiyle, belki canlı performansından hiç zevk almayacağınız bir müzik grubunu, ses ve video montajları aracılığıyla dijital ortamda fazlasıyla beğenebilirsiniz. Yine kendi alanımdan örnek vermek gerekirse, dijital manipulasyonlar, montajlar aracılığıyla yapılan sihirbazlık videoları türedi. En başarılı örneklerinden biri Zach King adlı arkadaşımız.Buradaki efektleri canlı bir performansda gerçekleştirmek ya mümkün değil ya da pratik olarak hayata geçirmesi oldukça güç. Teknolojinin bu kadar geliştiğini farkında olmayan bir kitle, bir yanda yıllardır çalışmış emektarın sunduğu efekt ile dijital dünyanın imkanlarını kullanarak inanılmaz efektler yaratmış kişiyi kıyas ederek emektar kardeşimizi haksız bir rekabete sokuyor. Zach King in çalışmalarını ben de beğenerek izliyorum ancak Zach King ile benim aynı tip sihirbaz olduğumu düşünerek ‘Ya sen de onun gibi yapabiliyor musun?’ diye sorduklarında içimden eyvahlar çekmek zorunda kalıyorum. Ne yapayım şimdi oturup da, ya o gerçek değil diye mi anlatayım ? Gerçek olduğuna inandırdıysa helal olsun kardeşime, biz de zaten sahnede seyircilerimize bir anlık da olsa bu duyguyu yaşatmaya çalışıyoruz. Şimdi o bu işi farklı tekniklerle yapıyor diye onu kötüleyemem ki. E yok ben yapamıyorum desem de olmaz, benim neyim eksik. İşte tam bu yüzden halkın da bu konularda bilinçlenmesi gerekiyor ki bir sanatçının başarısı diğerinin ki baltalamasın, ikisi de kendi kulvarlarında ilerlesin.
Sanmayın ki dijital dönüşüme karşıyım, aksine sunduğu yeni imkanları heyecanla kucaklıyorum. Sanatı bazı yerlerden tehdit ediyor olsa da, bazı yerlerden de destekliyor. Tiyatroyu ele alalım. İnteraktif olsun olmasın, canlı seyircinin tepkileri her zaman sahnedekilere hayat verir. Dijital dünyada buna yaklaşmak için bu güne kadar gördüğüm en gelişmiş çözüm, sahne karşısına kurulan dev ekranlarla seyircilerin de sahnedekiler tarafından görülebilmesi. Ancak elbette canlı bir etkinliğin yerini tutmuyor. Buradan yine canlı performans tecrübesiyle dijital performansı kıyaslarken eksi puan verdik ama tiyatroya erişimin bu denli kolay olması kötü bir şey mi sizlerce ? Yüksek masraflarla şehir şehir turne yapan tiyatroları, belli lokasyon ve zamanlarda kısıtlı imkanlarla izleyebiliyorken, şimdi evimizin salonundan bağlanıp pijamalarımızla kendi komfor alanımızda izleyebiliyor olmak kötü bir şey diyebilir miyiz ? Eminim ki bu sayede pek çok erişim sıkıntısı yaşıyan insan çok sevinmiştir. Diyorum ya iyisi kötüsü bir arada, bize düşen iyi yanlarını alıp kötü yanlarını ayıklamaya gayret göstermek. Çünkü bu güzel gibi görünen erişim kolaylığının eş zamanlı olarak yarattığı pek çok sorun da mevcut. Zaten dijital olarak izleyeceksem, niye canlı performans olsun ki ? Bir sefer çekilip, defalarca pek çok yerde farklı zamanlarda izlenebilir. Dijital ortamda barınabiliyorsa bu tiyatrolar, fiziki tiyatrolar kapatılsın mı ? Yeni oyuncuların yetişme yuvası olan bu tiyatrolar kapatıldığında, yeni oyuncu adayları internetten mi eğitim alacak ? Hata yapınca defalarca tekrar çekilip yayınlanabileceği için bant yayın dijital tiyatro da iyi oyuncuya ne gerek var ? Gibi gibi zincirleme olarak doğabilecek pek çok sorun var. Dijital dünyanın faydalarından maksimum yararlanmaya çalışırken, geleceğimize zarar vermediğimizden emin olmalıyız.
Bu dönüşüm halen devam etmekte olan bir dönüşüm, eminim çok ilginç şeylerle karşılaşacağız. Örneğin biraz evel bahsettiğimiz dijital tiyatrolara hayali karakterler dijital olarak entegre edilebilir. Pek çok yeni müzik enstrümanı hayatımıza girebilir, tek kişilik orkestralar türeyebilir. Bugün aklımıza hayalimize gelmeyen nice yenilikler doğabilir.
Söylediklerimin yeniliğe, gelişime açık olmamak gibi algılanmasını istemem. Bu değişim sürecinin hem sanatçılar hem de sanatseverler tarafından bilinçli olarak sürdürülmesi, önemli değerlerin korunmasına, çürük elmaların da ayıklanmasına yardımcı olacaktır. Bu fırsatı değerlendirirken olabildiğince iyiyi ileri taşımaya, kötüyü geride bırakmaya özen göstermeliyiz. Popüler kültürden zevk almak elbette suç olmamakla beraber, sanatın ve sanatçının gelişimi ustalara saygı olmadan mümkün değildir. Sanatçı dostlarıma dijital dünyada ne kadar yer alıp almak istemediklerini iyi düşünüp planlamalarını öneriyor, sanatsever dostlarıma ise elmayla armutu kıyaslamamalarını, her ikisini de hak ettikleri ilgiyi, sevgiyi, saygıyı vermelerini öneriyorum.
Sanatla kalın,
Sihirbaz Doruk Ülgen
Not; bu yazı daha önce ‘Normal Anlık Dergi’ için yazılmıştır.