Sizlere hem sanat hayatımda hem de aslında komple hayatımda izi olan birinden bahsetmek istiyorum, Dr. Selim Başarır. Tıp dünyasındaki önemli kimliği bir kenara, ben onu ‘sihirbaz’ olarak tanıdım, sihir dünyası bizi bir araya getirdi. Çok küçük yaşlarda bilgiye aç bir sihirbaz adayı olarak bulabildiğim tüm sihirbazlara ulaşıp, tanışmak, tecrübelerinden faydalanmak istediğimi iletmiştim. Bu talebime çok az sayıda kişi geri dönüş yapmıştı, 100 kişiye ulaştıysam en fazla 5 tanesi ilgilenmiştir. Yazı odağını kaybetmesin diye bu isimleri saymıyorum ancak saysam sihir dünyasında herkesin bileceği isimler bunlar, iz bırakanlar, aralarında bu yazıyı okuyanlar olurlarsa, sanmasınlar ki unutuldular. Yalnız bu değerli isimler arasında kuşkusuz ki Selim Başarır benim hayatımda en büyük yeri kaplamıştır.
Selim Başarır benden hiç bir beklentisi olmadan, sadece içimdeki sanat hevesini görmüş olsa gerek beni bir gösterisine davet etmişti. Hesaplayamadığı şuydu ki o andan itibaren bütün gösterilerinde en öndeki koltuklarından biri dolmuştu. Her gösteri sonrasında benle ufak bilgiler paylaşır, sorularımı yanıtlardı. Bir sonraki sene sanırım sahnede uluslararası kalite standartlarına uygun bir gösteriyi sahneye koyan en genç Türk sihirbaz oldum. ‘Uluslararası kalite standartları’ bu yazının konusu değil, oradan polemik çıkarmak isteyecekleri başka bir yazının altına beklerim 🙂 . Derken öyle öyle seneler geçti ve benim dilimde ‘Selim abi’ hem sanat hayatımın gelişiminde hem de bir birey olarak hayatımın şekillenmesinde bana ‘abilik’ yaparak büyük katkılarda, destekte bulundu. Geriye dönüp baktığımda görebiliyorum ki hem sanatımda hem de bir birey olarak karakterimde, yaşam biçimimde onun öğretilerinden pek çok değer taşıyorum.
Yakın zamanlarda Selim abi çok asil ve takdire şayan bir hareket yaptı. Hatta bu hareketini ilk duyduğumda bir an sağlığından şüphe edip korktum, neyse ki bir sağlık sorunu söz konusu değildi. Selim abi sadece benim değil, pek çok kişinin hayatına dokundu, hatta Türk illüzyon tarihinde ‘öğreti’ olarak en çok kişiye emeği geçenlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Selim abi yakın zamanda malzemelerinin kendi aktif kullandığı kısmı hariç kalanları, kendisi kullanmadığı için ve başkalarının daha iyi değerlendirebileceğini düşündüğü için radikal bir kararla, emeğinin geçtiği ve doğru değerlendirebileceğini bildiği bir grup kişiyle paylaştı, bu kişilerden biri de bendim. Sihirbazlar için malzemeleri çok değerlidir, tutkuyla bağlanırlar. Bu sebeple bir sihirbazın malzemelerinden ayrılışı ya ciddi sağlık sorunları ya da vefati sonrasında olur. O zamana gelindiğinde ise malzemelerin büyük bir kısmı işlemez, çürümüş, bozulmuş hale gelir ya da modernliklerini, kıymetlerini yitirirler. Bu sebeple Selim abinin böyle bir sağlık sorunu vb. olmamasına rağmen, tamamen takdire şayan bir sanat ve karakter olgunluğuyla malzemelerini bu şekilde aktarması, değil Türkiye, dünyada eşine az rastlanır, çok değerli ve örnek alınması gereken, içinde binbir türlü ders içeren çok önemli bir harekettir. Bu sebeple bu yazı aracılığıyla Selim abinin bu dersini herkese aktarmak istedim, biliyorum ki kendisi bunu asla dillendirmeyecektir, çünkü ustalık, işte budur… Usta sanatını, bildiklerini, değerlerini bir beklenti için değil, sanatın yeni jenerasyonlara geçmesi ve bilgi hazinelerinin yitirilmemesi için aktarmak ister. Selim abi yıllar boyunca pek çok kişiye zamanını, bilgilerini, manevi desteğini paylaşmanın yanı sıra malzeme paylaşımında da zaten bulunuyordu fakat bu son hareketiyle hem kendi içinde bir evrim geçirdiğini hem de dokunduğu herkese önemli bir ders verdiğini düşünüyorum. Biz sanata, amatör ya da profesyonel olarak gönül verenler, koşulsuzca aktarmayı severiz. Biz sanatı seviyoruz diye, sanatın da bizi sevmesini beklemeyiz, sadece severiz, sevgiyle çoğalırız…
Sanata iz bırakmak demek, bireylere iz bırakmak demektir. Sıcak ya da soğuk temasla, uzaktan ya da yakından insanlara birşeyleri aktarabilmek demektir. Sanatsal anlamda, teknik açıdan, duygusal olarak ya da felsefik görüş olarak olsun, ne olursa olsun, sanat vermek demektir. Selim abi ‘ye bana bunca emeği ve katkısı için minnetimi nasıl gösterebilirim diye düşündüğümde, ‘almak’ umrunda olmayan, hep ‘vermeyi’ vazife edinmiş bir adamı görüyorum ve artık onu daha da iyi anlıyorum… Ben ve pek çok kişi, onun üzerimizdeki emeğini, hakkını ne kadar istesek de ödeyemeyiz. Bizler de sadece kendi yollarımızda onun öğretilerini taşıyabilir ve ışığını başka hayatlara yansıtabiliriz.
Kendi adıma, tüm benliğimle, teşekkür ederim Selim abi… Minnetimi kelimelerle ifade edemiyorum ama beni anladığını biliyorum.
Doruk Ülgen
21.03.2018