Küçüğüm, canım CoCo’m,
Sen gideli neredeyse 1 yıl olacak, kokun hala burnumun ucunda… Elimde değil özlüyorum seni kızım, çok özlüyorum. Resimlerin asılı hala, kaldıramıyorum, dokunamıyorum. Seni ziyaret edeceğim, edemiyorum. Kızma bana ne olur, kabul edemiyorum… Canım kızım…
Sen gidince bir kardeşini aldım yanıma, aklım çok yerinde değildi. Adı Füze kardeşinin, nazar değmesin diye senin gibi tanıştırmadım herkesle. Aslında yanına geldiğim bir kez bahsetmiştim biraz sana, gücüm yetmemiş pek anlatamamıştım. Şimdi de zor yazıyorum ya… Tanışın istiyorum onunla. Füze çok tatlı CoCo, senden tatlı olmasın, o da canımın içi oldu. Sen gittiğin gün sokakta tanıştık onunla da, ertesi sabaha sensiz uyanmaya çok korkuyordum. Uyandığımda Füze göğsümdeydi, yalnız olmadığımı söyledi bana. Onun sayesinde ayağa kalkabildim o gün. Çok zordu sensizlik CoCo, hala alışabilmiş değilim ama Füze ‘ye sarılıyorum her seni düşündüğümde, umarım seni hala ne kadar sevdiğimi hissediyorsundur.
Özür dilerim kızım, tekrar özür dilemeden duramayacağım. Gidişin için suçluyorum kendimi, unutamıyorum, affedemiyorum kendimi. Sen affettin mi bilmiyorum kızım ama inan ki herşeyimi alsalardı benden ama seni almasalardı…
Füze senin yerinde yatmayı seviyor en çok, o da orayı çok sevdi. Büyüdü tabi şimdi 1 yaşını doldurdu, sığmıyor, ayakları elleri taşıyor hamağından, yine de o orda. Sana yapma dediğimiz şeyler vardı hani, koltuğu tırmalama, gece yatak odasına girme gibi… Hoş odaya girme demem, gece uyurken sana zarar veririm korkusuydu… Onların hiçbirini Füze’ye söylemedim CoCo… Ne olacak, parçalasın koltuğu, ne istiyorsa yapsın… Bilmiyordum CoCo, öylesi doğru sanıyordum, değilmiş…
Füze senin gibi sürekli sırnaşmayı sevmiyor CoCo, canı isteyince gelir sırnaşır, onun dışında prenses gibi, dokundurmaz kendine. Oyuna çok meraklı, o yüzden Füze zaten, füze gibi fırlıyor bir yerlerden sürekli. Yemeği çok seviyor, senin gibi uslu değil, yemek yerken hep bir atak modunda. Çok konuşkan, sürekli birşeyler söylüyor. Dışardan her gelişimde senin gibi kapıda karşılar beni, hoşgeldin diye bağırır ama sevdirmez yine. Onun da şekerlikleri ayrı işte… Ha bir de çok derin uyuyor, çok seviyor uyumayı, huzuru yerinde sanırım…
Füze hasta aslında CoCo… Yanıma geldiği ilk hafta öğrendim ki ölümcül bir hastalığı var, FIP. Ne zaman patlak vereceği belli olmayan bir durum. Sürekli vitaminler veriyoruz ona, çok daha bilinçliyim artık. Keşke sende de bilebilseydim… Yine de hastalığını koydum bir kenara Füze ‘nin, senin gibi, ona da varolduğu tüm günleri mutlu geçirtmeyi istiyorum. İster 1 ay daha kalsın benimle, ister 10 yıl. Onu da senin gibi seviyorum CoCo, kıskanma olur mu kızım. O da benim canım, sen de… Bil ki sana veremediğim tonlarca sevgi, ilgi, boşa gitmiyor, kardeşine yarıyor canım kızım. Sen artık bir ablasın, sen de onun mutluluğunu istersin eminim. Biliyor musun, o da senin gibi kapkara, mini jaguar sanki, yemyeşil gözleri. Başkası baksa ikinizi aynı görür belki ama çok farklısınız aslında.
Füze’yi biraz daha iyi tanı istedim kızım ve seni hep sevdiğimi hatırladığımı bil istedim. Sana yine yazacağım kızım, anlatacağım… Şimdi biraz dinlenmem gerek, seni hatırlamak bazen yorucu olabiliyor… Canım kızım…
Kokunu unutmayacağım kızım, küçücük gövdenle ayağımın üzerine oturup bana bakışını, kucağımda ensemde uyuyuşlarını, omzumdan inmeyişini, ne kadar uslu ve akıllı bir kız olduğunu, oynayışlarını, kulaklarını indirip tavşana dönüşmelerini, en ufak şeylere bile mutlu olup mırlamalarını, hala sakladığım beyaz şalını ne kadar sevdiğini, patilerinle şalını yoğurarak dans etmelerini, göbeğimde uyuyuşlarını…
Sen hep benim canım kızım olacaksın… Kardeşin Füze ‘de öyle, sanma ki ona canım kızım dediğimde senin yerini doldurdu… İkiniz de canımsınız… O belki biraz daha şanslı, daha fazla tutunabildiği için bu hayata… Ama unutma, eminim ki biliyorsun zaten, sen hep benim omzumda, baş ucumdasın, kuyruğun burnumda…
Seni seviyorum canım kızım, seni çok seviyorum…