Akkuyu Nükleer Santrali’nde bu sabah meydana gelen kaza, Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri olarak kaydedildi. Çevredeki pek çok ülkeyi de etkileyen nükleer kaza tam bir felakete yol açtı. Afrika, Ön Asya, Rusya, Orta Doğu ve Doğu Avrupa’yı etkisi altına alan nükleer kaza onlarca yıl etkisini kaybetmeyecek bir büyüklükte.
NTV hava durumu sunucusu ve yüksek meteroloji mühendisi Gökhan Abur, Akkuyu’daki olası bir kazanın etkilerini anlatıyor. Nükleer santrallerin tehlikesine dikkat çekmek için Greenpeace tarafından hazırlanan videoda felaketin etkileyebileceği bölgeler ve etkilenme şekilleri anlatılıyor.
*BU HABER NÜKLEER SANTRAL KAZALARINA DİKKAT ÇEKME AMAÇLI YAPILMIŞTIR.
Doruk Ülgen ve ekibi olarak bu projeyi desteklemiyoruz. Açıkça; ülkemizin böyle tehlikeli bir projeyi yüretecek iş disiplini ve ahlakından yoksun olması sebebiyle bunun göz göre göre bir felakete doğru atılan bir adım olacağını düşünüyoruz. Bütün bunlar bir yana, aşağıda bulduğumuz bilgilerin bazılarını paylaşmak istiyoruz, bunların sadece 2-3 tanesinin bile doğru olması bu projenin ne kadar yanlış bir yolda olduğunu gösterecektir.
[headline type=”h2″ title=”
3 dakikada Akkuyu Uranyum Santrali hakkında bilinmeyen 25 gerçek.”]
Bu şartlarda razı olur muydunuz? Bu projenin temeli atıldı…
* Mersin Akkuyu, bir fay hattı üzerinde bulunuyor.
* Santrali yapan şirket Çernobil’in sorumlu şirketi: Rosatom.
* ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) Raporu sahte imzayla sunuldu, kısa sürede okunmadan kabul edildi.
* Santralin Rus payı %51’nin altına düşmeyecek. Türkiye’nin santrali değil yani.
* Dünyada en ucuz teklifi veren alır + Yap İşlet Sahiplen modeliyle kurulan tek santral. İşletim sırasında maliyetten kısılacak.
* Dünyada daha önce denenmemiş bir reaktör modeli kullanılıyor.
* Türkiye’nin Rusları denetleyebilecek ya da kalite kriteri koşabilecek kapasitede elemanı yok. Ancak “en güvenlisi olacak” gibi açıklamalar duyuluyor.
* Ruslara 12.5 cent’ten 15 yıl (yani 70-80 milyar dolar) alım garantisi verildi. Dolar her geçen gün artıyor.
* Yakıtta Rusya’ya bağımlı olacak, bizim az olan uranyumumuz kullanılamayacak. Doğalgaz bağımlılığı yerine uranyum bağımlılığı artacak.
* Atıkları bertaraf etmeyi dünyada hiçbir ülke başaramadı.
* Atıklar 100.000’lerce yıl boyunca deprem bölgesi olan Akkuyu su depolarında hasar görmeden korunmak zorunda. Rusya atıkları ülkesine almıyor.
* Olası bir kaza durumunda 500.000.000.000 (500 milyar)$’lık hasarın sadece binde birinden Rusya sorumlu. Tüm masraflar Türkiye’den çıkacak.
* Uranyum yakıt çubuklarının sürekli olarak su ile soğutulması gerekiyor. Soğutma elektrik kesintisi gibi bir sebeple duracak olursa kısa sürede Fukuşima ve Çernobil gibi kazalar meydana geliyor.
* Türkiye tüm ülkeyi kapsayan elektrik kesintisinin sebebini bir hafta boyunca bulamamış bir ülke.
* Türkiye, santrali olmadığı halde 3. seviyeden nükleer kaza yaşayan tek ülke.
* Türkiye, topraklarında (Aliağa) sessiz sedasız radyoaktif gemi sökülüp hurdaları atılan bir ülke.
* Türkiye, topraklarında uranyum işlenip normalin 400 katı radyasyon saçacak halde açık bırakılıp gidilen bir ülke.
* Santralin hidrolik sistem ihalesini “Milletin a… koyacağız” diyen adamın şirketi kazandı.
* Soma facia madenlerine sahip olan şirket bu projenin altyapısında yer alıyor.
* Santral kazasız çalışırken dahi çevreye radyoaktif toz saçacağı için Mersin’de yetişen Çilek, muz gibi gıdalara “radyoaktif atık içerir” etiketi getirilecek.
* Anlaşma teknoloji transferi öngörmüyor, yani Ruslar bize bu teknolojiyi de öğretmeyecek. Silah yaparız diye ümitlenmeyin.
* Türkiye’nin elektrik fazlası olduğu gibi %15 kayıp-kaçak oranı var. Akkuyu ise %2’lik bir katkı sağlayacak.
* Akkuyu bir ihtiyaç değil, siyasi bir tercih. Sadece altyapı şirketlerine gelir kapısı + Rusya’nın desteğini alma amacıyla yapılıyor.
* Zira Avrupa ülkeleri tüm nükleer santrallerini aşamalı olarak kapatma ve yenilenebilir enerjiye geçme kararı aldı.
İdarecimiz kim olursa olsun (siyasetten bağımsız düşünün), bu koşullarda yapılmasına razı mısınız?